Anomi terimi Yunanca bir kelime olup “kanunsuzluk” ya da “normsuzluk” anlamına gelmektedir. Anomi teriminin üç farklı, ama birbiriyle ilişkili anlamı vardır. İlk anlamı kişisel bir düzensizliği dile getirir. Bu durum, toplumsal yapının sağlamlığına ya da normlarının karakterine uymayarak bir yön-yitimine uğrayan ya da kanuna uymayan başıbozuk bireyle görüntü planına çıkar. İkinci anlamı, bizzat normların çalışma halinde olduğu ve bireylerin çatışmanın gereklerine uygun çabalar içine girdiği sosyal durumları ifade eder. Üçüncü anlamı ise, hiç bir norma sahip olmayan bir sosyal durumu anlatır ki, buna “anarşi” de diyoruz: burada yönetime karşı çıkma değil “top-lum”a karşı kanunsuz davranışlar esastır. Bu üçüncü anlamı o kadar yaygın bir kullanıma ulaşmıştır ki, diğer (ve asıl olan) iki kullanımı gölgede bırakmıştır. Bununla birlikte anomiyi anarşi ile karıştırmamak gerekir. Çünkü anarşi (an-aıvhia: başı bozukluk) bir otoriteye, siyasal bir yönetime ya da herhangi bir siyasal hükümete karşı çıkarken; anomi, bizzat toplumun dokularının gevşemesine ve onu bir arada tutan bağların zedelenmesine, giderek de imha olmasına atıfta bulunur.
Toplumdaki egemen normların sorgulandığı ya da reddedildiği şartlar üzerine yapılan çalışmalar, Durkheim’in “anomi” kavramını kullanmasından çok öncelere rastlar. Daha önceki yazarlar bu tür dönemlerin (anomi dönemlerinin) tekrarlanma eğiliminin toplumun tutarlılığını zedelediğine ve gerçekte despotizmin yeni şekillerine imkan hazırladığına dikkat çektiler (örneğin Marks). Durkhcim anomi kavramında bulunan diğer unsurları bir yana alarak yalnız iktisadi bunalımın değil, aynı zamanda artan refahın da yerleşik normların askıya alınmasıyla elele İlerlediğini gösterdi. Yani sınırlanmamış tutkuları salıveren ve nihayetinde intihar oranlarında büyük artışlara yol açan anomi, bir dereceye kadar bir milletin ana dini ideolojisine dayanmaktaydı. Yine Durkheim’a göre, Marksistlerin ısrarla üzerinde durdukları endüstriyel sınıf çatışması bir anomi belirtisinden ibaretti.
Anominin uygulama alanını çeşitli sapkınlık türlerine dek genişleten Merton terimi, kelime anlamı olan “normsuzluk”tan çok, belirgin normlarla bunları yerine getirmek için sınırlı fırsatlar arasındaki çatışmaya (eşitsizliğe) atıfta bulunarak kullandı. Bu durumda anomi iki temel hususu çağrıştırıyordu: toplumsal dayanışmayı koruyan davranış kurallarında zayıflama ve kültürel gayeleri başarma yeteneğinde genel bir kısırlaşma. Merton, anominin bir “norm çatışması” olduğunu söylerken Amerikan toplumunu esas almış ve modern toplumun şartlarının anominin hazırlayıcısı olduğunu söylemiştir.
Gerek Merton’un,gerekse Durkheim’in anomi kavramına verdikleri anlam oldukça ağır eleştiriler almıştır. Bu teoriler genellikle normların loptum hayatı İçin taşıdıkları önemi vurgulamış ve perspektiflerini buna göre ayarlamışlardır; oysa bu normların nasıl kullanıldığı, üretildiği, nasıl açığa vurulduğu ve nasıl bir araya toplandığı gibi hususları açıklamaktan kaçınmışlardır. Resmi istatistiklerin politik birer dayanakları olduğu İçin güvenilmez oluşları ve diğer araştırma güçlükleri, anomi teorisinin İntihar davranışına ve diğer sapkınlık türlerine uygulanmasına şüphe düşürmüştür. Ne var ki, başka bazı eleştiriciler anomi teorisinin işe yaramaz diye suçlanmasına karşı çıkmaktadırlar. Anomi terimi sosyologların dikkatlerini, modern dünya İle dünyanın efsununu yitirmesinin aynı kaynaklardan beslendiği (disenchantmen) görüşüne doğru yönlendirmektedir.
Daha gevşek bir biçimde anomi 1950’ler ve 1960’larda yabancılaşmaya akraba bir kavram olarak kullanılmıştır. Bu kullanım bir bireyin geleneksel bağlarını yitirdiği ruhsal bozukluğa düştüğü bir hali ifade eder.
Mustafa ARMAĞAN
Kaynak: Sosyal Bilimler Ansiklopedisi